30 Kasım 2012 Cuma

İnsaf

           Başını kapatmam lafım yok lafım kapattığın algına. Benim etrafımdan gördüğüm kadarıyla kapalı olan insanların büyük bir kısmı AKP'li açıkcası insanların siyasi görüşü beni pek ilgilendirmiyor. Ama ortada fol yok yumurta yokken savunmaya geçenleri anlayamıyorum. Sadece onun görüşü doğru ondan başka kimse görüşünü belirtemez gibi her lafa atlıyor insanların lafını bitirmesine izin vermiyor. Haksız olmaktan korkuyor belli. Kendi bile mantıklı bulmuyor konuşmasını ama bir şey söylemek adına yapmalı bunu. Lise'de evlenmenin ne gibi bir mantığı olabilir ki ? Yaptığı açıklama ise tamamen şu adam size hem okuyup hem evlenme fırsatı veriyor. Ülkemizde 18 yaşındaki insanlar bile daha doğru düzgün karar veremiyorken sen kalkıp 16 yaşında ki kızdan mantıklı bir karar vermesini bekliyorsun. 25 yaşında bir adamla evlenebilir anca eli iş tutar insanın o yaşlarda. Okuyup aynı zamanda ev idare etmek nedir ? Var mı böyle bir mantık ? Bunun neresini savuna bilirsin ? Tamamen zorbalık bence. Kızlar okusun diye kampanyalar düzenlenirken doğuda kızlar küçük yaşta evlendirilmesin diye çırpınırken senin şu yaptığına bak be adam insafın kurumuş vicdanın sigara içen adamın ciğerleri gibi kararmış bir işe yaramaz olmuş. Vicdanın değilde ciğerin kül olsaydı keşke. 

28 Kasım 2012 Çarşamba

Şemspare

             Elif Şafağ'ın ''Şemspare'' kitabını okuyorum bitirmek üzreyim hatta. O kadar muhteşem bir kitap ki kelimeler bile kifayetsiz kalıyor. Kelimeleri cümleleri o kadar güzelleştiriyor ki kullandığı yerler okuduğum bir cümleyi hayranlıkla 2-3 defa daha okuyorum. Tekrar tekrar kitabı baştan sona okuyabilirim büyük bir zevkle. Şemspare'den sonra yazmama kararı aldım artık. Yazmayacağım kendimi nasıl ifade ederim bilmiyorum ama yazmayacağım. O kitabı okuduktan sonra fark ettim ki çok kötü yazıyorum. Kendimi geliştirmem gerek bunu yazmadan nasıl yapacağım hiç bir fikrim yok. Belki de devam ederim yazmaya Elif Şafak'ta muhteşem değildi en başta yaza yaza öğrenmiştir oda çabalayarak. Evet bende çabalayacağım ama olabildiğince boş şeyler yazmamaya gayret edeceğim. Umarım yılmam erkenden korkmam başarısız olamamaktan :) 

24 Kasım 2012 Cumartesi

Sevmek Gerek

               Sevmek varken neden sevmemek ? Çok tuhaf ama bunun cevabını veremiyorum ne kendime ne de soran arkadaşlarıma. İnsan neden kendisini seveni sevmez ki ? Görüldüğü gibi bende sevip sevemeyenlerdenim. 1 ay boyunca o dünyanın en mutlu insanıydı oysa. Daha önce benim ona yaptığımı oda başkasına yapmıştı galiba. Yada ben ilkiydim onun terk etmekle kalmamış ayrıldıktan 3 saat sonra başka biriyle çıkmaya başlayıp iyice siktim dengesini. O günden 7 ay sonra anladım insan yaşattıklarını yaşamadan ölmezmiş gerçekten. Ondan ayrılıp çıktığım çocuğu öyle bir seviyorum ki herif götünü kes dese keserim öyle seviyorum. Gece yarılarına kadar bizim kapının önünde in cin top oynarken oda beni güldürüyor,ellerimi ısıtıyor soğukta,güzel güzel mesajlar atıyor falan. Sonra bu çocuk birden bir ünlendi herkes tanıyor falan götü bir kalkmış öyle böyle değil. En sonunda sikerim seni de sevgini de diyerek ayrıldım. Sonra bu gerzek intikam alıcak ya o kız senin bu kız benim atlıyor 2 günde bir sevgili falan değiştiriyor. Ben her dakika onun profilinde salya sümük ağlıyorum iştahım kapandı bir şey yiyemiyorum yürüyen iskelete döndüm. Baktım olmayacak bu böyle döndüm eski sevgilime hala deliler gibi seviyor beni. Ama yok sevemiyorum çocuğu hala ismini sayıklıyorum gece zorla seni seviyorum iyi geceler diye mesaj atıyorum. Bir süre sonra aştım iyice çocuğu arkadaşım gibi görüp anlatmaya başladım hissettiklerimi. İşte ben onu çok seviyorum ağlamaktan götüm çıkacak ölücem aşkımdan diyorum o da ne yapsın kaybetmemek için beni sesini çıkartmıyor merak etme geçecek bende ayrıldığımızda en başta öyleydim bak şimdi iyiyim bende seni seviyorum falan diyor. Böyle birini bile sevemedim ben. Benim düştüğüm hataya düşmeyin sakın sevemem diye bir şey yok sevilir yeter ki biraz çaba gösterin . :)

22 Kasım 2012 Perşembe

Diyeceğim şu ki

Senden sadece hoşlanıyorken mesaj atar sonra bir bakıvermişsin aşık olmuşsun. Önce mesajı o atmıştı dimi ? Sonra bütün işler değişiyor, ilk sen mesaj atıyor. Onun yaptığı ise sadece konuşmaları olabildiğince kısa kesip sıkıldığını belli eden davranışlar sergilemek. Sen ise onun için götünü kesebilicek durumdasındır. Elinden geldiğince onunla konuları uzatmaya çalışıp geri zekalı durumuna düşersin İlk başta ona geri zekalı gözüyle bakıyordun oysa. Kendi kendine kıskançlık triplerine girip çükün kopsun diye dualar edersin. Onun ise siki bile duymaz zaten ona bu zamandan sonra sikimden aşşağı sikimpaşa'dır. İt gibi seviyosun daha ne olsun tab, umursamaz seni. Onun götünde pireler uçuşurken sen onu düşünmekten uyuyamaz yada uyuyakalırsın. Minicik bir iltifatta götün tavana değer. Ağzın kulaklarında dolaşırsın. Sonuca gelelim, diyeceğim şu ki ; Biz kızlar fazla salak, erkekler ise fazla çakallar. Kendinizi kullandırtmayın onları kullanın kızlar. :)

13 Kasım 2012 Salı

Sen Değiştin

Uzun zaman sonra ilk defa baktım fotoğrafına … Ellerin dikkatimi çekti. Daha dün gibi hatırlıyorum ellerine baktığım ilk günü 12.07.2011 Pazar günü. Bakışlarının yabancılaştığını biliyordum ama ellerin daha önce hiç bu kadar değişik gelmemişti. Başkalarına dokundun ya çok belkide ondandır. 7.5 Ay boyunca o ellerle dokundun bana . Avuç içlerinin sıcaklığı hala avuç içlerimde,ısıtmaya çalıştığın yanaklarımda. Parmaklarının soğukluğu hala boynumda avuç içlerin gibi sıcak değillerdi. O sevdiğim eller yok,dokunduğun her kızda bir doku bıraktığından olsa gerek. Hoş sen değiştin ellerin nasıl aynı kalsın ?  

12 Kasım 2012 Pazartesi

Sensizlik

Mutsuzluk,özlem,yalnızlık uzak durmaya çalışıyorum bu kelimelerden. Ama her defasında yazıyorum sanki halimi,ruhumu anlatacak başka kelimeler başka şeyler yok gibi. He bide sensizlik var bütün bu kelimelerin başında en baskını en yorucusu en kötüsü sensizlik bu kelimelerde senin eserin zaten. Mutsuzum çünkü sensizim,özlüyorum çünkü yoksun,yalnızım çünkü yerin dolmuyor. Karşılaşıyorduk ya bazen göz göze geldiğimizde acıdığını bu kadar belli etmeseydin biraz aşık birazda pişman gibi baksaydın gözlerime. Acımak için sarf ettiğin o büyük çabayı sevmek için sarf etseydin keşke. Ne kadar çok keşkem var hepsinin sebebi de sensin. Sahi bu yüzden mi aşıktım  sana ? Bana acıdığın için keşkelere gebe bıraktığın için . Eğer bir gün uyanırsam sensizlik kabusundan gerçeğimi bulup sensizliği umursamayıp herkese karşı ördüğüm o duvarları balyozlarla dağıtıp yıktığım zaman işte o zaman tam o anda bitecek tükenecek her şey. Tükenecek sensizlik biteceksin sen işte o zaman söylersin o aptal yüreğine Asla böyle sevilmeyecek olmanın acısı öldürmez bilirim ama ... devamını getiremeyeceksin cümlen yarım kalacak. Beni de yarım bıraktığın gibi.